ISTANBULDAKI BULGARISTAN TÜRKLERI
  Osmanlı Yönetimindeki Bulgarların Kültürel Faaliyetleri
 

Osmanlı egemenliği altına girdikten sonra Bulgar halkının kültürel ilerlemesi durmadı. Ancak, karakterinde, biçimlerinde ve ideolojik içeriğinde değişiklikler oldu, şöyle ki kültürel hareketler tamamıyla halka dönük ve demokratik hale geldi. Artık politik gücün birleşmesine ve yok edilmiş bulunan Bulgar feodal sınıfının sınıf üstünlüğüne hizmet etmiyordu. Osmanlı egemenliği altında geçen yüzyıllar içerisinde Bulgar Kültürünün ana merkezleri manastırlardı. Bulgaristan'da yaklaşık 150 manastır vardı, bunların pek çoğu XV. Yüzyılın sonunda ve XVI. Yüzyılda yeniden inşa edildiler. Bunların en ünlüleri Rila, Baçkovo, Poğanovo, Slepçon, Etropole, Çerepiş, Kuklen ve diğerleri idi. Mt. Athos'daki Hilendar ve Zograf manastırları, Osmanlı egemenliği altındaki Bulgar Kültürel hayatında özellikle önemli bir rol oylamışlardır.

       Büyük manastırların pek çok kasaba ve köylerde şubeleri vardı, buralara dinsel hizmetleri ve dinsel törenleri yerine getirmek ve bağış toplamak için papazlar gönderilmişti. Manastırlarda ve şubelerinde papazların, keşişlerin, yazıcıların, ağaç oymacılarının, ressamların ve diğer meslek dallarındaki kişilerin yetiştirilmesi amacıyla okullar açılmıştı. Manastırlar Rus Ortodoks Kilisesi ile bağlarını sürdürüyorlardı. Bunun Bulgar Kültürünün gelişmesi konusunda yararlı bir etkisi vardı. Rahip sınıfından olmayan kişilerce de zanaatkar yetiştirmek amacıyla özel okullar açılmıştı. Bu kişiler işlerini terk etmeksizin çocuklara, gelecekteki işleri ve toplumsal aktiviteleri doğrultusunda okuma, yazma ve matematik öğretirlerdi. Bu okullardaki temel eğitim kaynağı kilise ve dinsel kitaplardı.

       Yabancı egemenliği altında yaşanan yüzyıllar süresince, Bulgar ulusal özelliklerinin canlı kalmasının önemli bir nedeni, ta Orta çağdan beri devam etmekte olan edebi geleneklerin korunmuş olmasıdır. Bu arada Osmanlı idaresinin, bütün öbür tebaasının olduğu gibi, Bulgarların din, dil görenek, gelenek gibi kültür unsurlarına hiçbir şekilde müdahale etmemesinin, onların bir millet olarak devamını sağlamış olduğunu da unutmamak lazımdır. Manastırlar aynı zamanda, ayin ve dua kitaplarının Bulgarca yazıldığı ve Hıristiyan dini ve kuralları konusunda yazılmış ders notu koleksiyonlarının derlendiği yerlerdi. Bu eserlerin yazarları genellikle kilise mensupları idi, ama bunların arasında kiliseden olmayanlar da vardı. Zaman geçtikçe, yazarların sayısı, Bulgar şehir nüfusunun büyümesine paralel olarak arttı. Belli başlı yazarlar arasında Gramer Uzmanı Vladislav, Peder Peyo, Matey Lambadori ve diğerleri vardı. Gregori Tsamblak, Konstantin Kosteneşki ve diğer bazı yazarlar Bulgaristan dışında çalışoyorlardı. Bulgarca basılan ilk kitap, XVI. Yüzyılın en başında Romen şehri Tırgovişte'de yayımlandı. Daha sonra Venedik'te de Bulgarca kitaplar basıldı.

 
  Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol